Geri bildirimleriniz bizler için değerli!

Bu 2 dakikalık anketi yanıtlayarak MED-EL blog sayfamızı geliştirmemize yardımcı olun.

Anketi başlatın
KONUKLARIN KALEMİNDEN

Makineli Kulaklı Hayatım (Tek taraflı koklear implant)

Merhabalar,

Ben Hamza Çeçen. Her iki kulağımda da çok ileri derecede işitme kayıplı olarak dünyaya geldim. Buna rağmen Üsküdar Üniversitesi Yazılım Mühendisliği bölümünde %75 burslu ve İngilizce olarak eğitimime devam etmekteyim. İşitme ve konuşmamın gelişmesine en önemli katkı ciddi anlamda kitap okumaktır diye düşünüyorum. Ayrıca tenis oynamayı, yüzmeyi, kayak yapmayı, keman çalmayı seviyorum. Bu seviyeye benim azmim ve ailemin çabası sayesinde nasıl geldiğimi anlatmak istiyorum.

                                       

      Bebekken işitme engelli olduğum hemen anlaşılmış ve ailemin maddi gücü olmadığı halde işitme testi yaptırmak için beni özel bir hastaneye götürmüşler. Yapılan testlerden sonra uzman doktor aileme şöyle demiş: “Bu çocuk yanında uçak kalksa bile asla duyamaz ve normal okullarda okumasının imkânı yok.’’ Fakat ailem hiçbir zaman pes etmemiş. Onun yerine daha çok araştırma ve birçok görüşme yapmış. 2 yaşında Eskişehir Anadolu Üniversitesi bünyesinde olan İçem’e eğitime başlamış bulundum. Bir düşünün ailecek ayda 1 kez İstanbul- Eskişehir arası gidiş geliş yolculuk yapmak ne çok zahmetli ve pahalı o yıllarda. Buna rağmen bu yaşa kadar asla ailemin bu konuda şikâyet ettiğini duymadım. Engelli çocuğu olan bazı ailelerin bu konuda hemen pes ettiklerini veya asla umut bağlamadıklarını görüyorum. Oysa bu yapılan bir yanlıştır.

1 yıl boyunca İçem’in bana verdiği geleneksel işitme cihazları ile sıkı bir eğitim ve takipten sonra duyma konusunda gelişmem olmadığı için koklear implant ameliyatına onay verildi. Değerli doktorum Gürol Bey ameliyattan sonra aileme şöyle dedi “Bu ameliyattan sonra Hamza sesleri duyabilecek fakat sadece duymak yeterli değil. Sesleri anlamlandırabilmesi için sizin eğitimle tamamlamanız gerekiyor.’’ Doktor İlk 3 yıl eğitimin daha da önemli olduğunu vurguladı.

Gürol Bey dedikten sonra ailem benim için uygun okul araştırdılar. Avrupa yakasında bulunan Belgin Hanım’ın okulunu buldular. Okulda yılda 11 ay eğitim görüyorduk ve 1 ay da tatil yapıyorduk. Ailem beni,  ekonomik gücümüz 3 yıla yetmediği için 2 yıl eğitime gönderebilmiş.  Ancak bu durum benim ciddi bir şekilde eğitim temelimi sağladı. Bir keresinde annem ilk dersime gelmişti. Sevim öğretmenim şöyle seslenmişti “Hamza, Hamza kimin adı?”. Hepimiz birbirimize bakıyorduk. Çünkü biz kendi isimlerimizi de bilmiyorduk. Ondan sonra 1 yıl boyunca başka yere gitmedim. Evde eğitimime devam ettim.

1 yıl aradan sonra işitme engelli okulu yerine devlet okuluna başladım. Ama benim için çok zordu bu durum. Arkadaş çevrem, eğitimim vb. Yeni okuluma başladıktan sonra herkes 1.dönemde okumaya başlamışken ben ancak 2.dönemde okumaya başladım. Eğitimimi hızlandırmak adına sınıf öğretmenim evimizde özel ders vererek yardımcı oluyordu. Okulun 2.dönemde diğer arkadaşlarıma yetişebilmiştim. 2.sınıfta başka okula transfer oldum. Bu okulda güzel bir başlangıç yapmama rağmen önceki okulumdaki gibi eğitim ve arkadaşlıklar açısından benim için kötü sayılabilirdi. 2.sınıfta bütün çocuklar gibi bana da sert davranan öğretmenimi yanlış anlamış, sadece bana karşı sert davrandığını düşünmüştüm. Ve bu yüzden içime kapandım. Bu süreç 5.sınıfa kadar sürdü. Her geçen yıl herkesten gerideydim ve hala çok fazla arkadaşım yoktu. Nasıl olduğunu bilmiyorum fakat zamanla açılmaya ve kendimi kabullenmeye başlamıştım. Mesela kızlarla arkadaş olmaya başladım ama erkeklerle istediğim halde arkadaş olamıyordum. Çünkü erkekler kızlara göre konuşmada kaba, hızlı ve sabırsız oldukları için onlarla anlaşamıyordum. Ve 6.sınıfta ani bir hırsla onlarla aynı seviyede olabilmek için kendimi derslerime adayınca notlarım yükselmeye başladı. Yine de çevremdekiler bana inanmamıştı. Size örnek vereyim; Matematik sınavında sıra arkadaşımdan yüksek not almama rağmen diğerleri “Kesin Hamza senden kopya çekti.” gibi bana iftiralar atmışlardı. Sıra arkadaşım da beni sorgulayınca heyecanım kursağında kalmış ve üzülmüştüm. Neyse ki, notlarımı yükselterek teşekkür ve takdir belgeleri aldım ve TEOG sınava girerek iyi ve orta puanlar aldım.

Anadolu Lisesi’ne özelden başlayarak yeni bir başlangıç yaptım. Öncekiyle aynı olacak diye korkularım vardı. Başladıktan sonra diğer arkadaşlarımın sabırlı ve arkadaşça davranışları ile çok rahat ve şanslı hissettim. Üstelik burası erkek lisesiydi. Önceki yıllarda olan hırsım ve azmim devam ederek İngilizce dışında birçok dersten yüksek puan aldım. Bu yıllar da benim için iyiydi. Mesela birçok arkadaşımla bir araya geliyorduk. Bazen de büyük buluşmalar yapıyorduk. Fakat bunun benim için faydası olmuyordu. Çünkü bazen arkadaşlarımız aynı anda konuşabiliyor ve ben bunları ayırt etmekte zorlanıyordum. Onların biyolojik kulakları bizim makineli kulaklara göre ne konuşulduğunu çok daha iyi ayırt edebilirler. Birçok işitme engelli birey, buluşmalardaki sohbetleri anlayamamalarının işitme engeli olmayan bireyleri insanları suçlarlar, “Ben de varım ona göre konuşulsun!” isterler. Fakat onların bir suçu yoktur çünkü bizim işitme engeli bireylerle karşılaşmazlar ve buna alışkın değillerdir. Buna çözüm olarak büyük buluşma yerine az kişilik buluşmalar yapılabilir.

11.sınıfta üzücü bir olaydan sonra devlet lisesi olan Kadir Has Anadolu Lisesi’ne başladım. Yaşadığım psikolojik çöküntülerden dolayı derslerim iyi geçmedi ancak o yıldan sonra derslerimi toparlayarak tekrar notlarımı yükselttim.

Küçüklüğümden beri kendimi kabullenemediğim için işitme engelliler için destek amaçlı kurumlardan nefret etmişimdir. Fakat liseye geçtikten sonra bizim için ne kadar önemli olduklarını fark ettiysem de çok geçti. İlk önce bunları önemsemedim. Ancak yıllar sonra 11.sınıfta konuşurken kendi bulduğum hatalarımı örneğin; bazı harfleri çıkaramamak  gibi ve bu hataları düzeltmek için çaba harcadım. Ailemin Pendik’te bulduğu Dil ve Konuşma Terapistine başlamamın çok faydası oldu. Ve konuşmamdaki artikülasyon hataları belirgin bir şekilde azaldı.

Küçüklüğümden beri hayalim doktor olmaktı. Hepimiz biliyoruz ki bu benim için uç bir hayaldi. Ama buna rağmen doktor olma hayaliyle çalışmaya devam ettim. Üniversite sınavında tıp fakültesini kazanamadım. Ama çok güvendiğim ve inandığım bir eğitim koçum vardı. Onun tavsiyesi üzerine yazılım mühendisliği tercih ederek çok mutlu olduğumu fark ettim.

İngilizce hazırlık benim için okula başlamam gibi oldukça zordu. İşitme engeli olmayan insanlar İngilizceyi basitçe ikinci dil olarak görebilir fakat bu bizim için başka bir dünya demekti. Tamamen kendi azmim ve çalışma disiplinim ile hazırlık sınıfını 304 öğrenci içerisinde 5. olarak tamamladım.

Ben 8.sınıftan beri 5 yıldır her yaz Fethiye’de turizm sektöründe komi, garson, bar çalışanı olarak çalıştım. Başlangıçta ailemin zoruyla işe başladım çünkü ekonomik olarak onlara yardımcı olmam gerekiyordu ve ailem çok bilinçliydi. Buna bağlı olarak onlardan bağımsız yaşayabilmem için hayat tecrübesi kazanmam gerektiğini biliyorlardı. İlk işe başladığımda benim için zordu, zaman geçtikçe alıştım ve ben de bir iş ahlakım oluşmaya başladı. En son 2019-2020 yılı okulda SKS Rektörlüğü’nde Engelli Birimi’nde çalıştım

Benim gelecekte yapmak istediğim şeyler; ilk öncelikle bu yıl toplum gönüllülerine katılmak, farklı alanda iş yapmak, farklı bir yabancı dil öğrenmek istiyorum ve öğreneceğim bu bölüm dışında farklı alanlarda da yeni şeyler öğrenmek istiyorum. Sonraki yıllarda ise yabancı bir ülkede lisansımı tamamlamak ve büyük bir telefon şirketinde çalışmak istiyorum. Bu sayede akıllı telefonlardaki ses ayarları ile ilgili projelerimi gerçekleştirebilirim.

Bugünlerde teknoloji hızlı ilerliyor. Meders/Maxtone’da yeni çıkan bazı teknolojileri beğendim. Özellikle Sonnet modeli için yapılmış telefondaki “AudioKey” uygulamasını beğendim. Çünkü kumanda gibi bir yük kalkmış ve hayatımı kolaylaştırmıştı. Beğendiğim diğer teknoloji ise “Artone 3 MAX”dır. Her şeyi kolaylaştırıyor hem telefon görüşmelerinde hem de dizi izlerken veya müzik dinlerken. Sağ kulağımda koklear implant kullanırken sol kulağımda da normal işitme cihazı kullanıyorum. Ama eğer isteseydim normal işitme cihazımı asla takmazdım çünkü takınca daha da utanıyorum. Fakat takmamın temel sebebi şu; bu dünya da teknolojinin hızı su gibi akıp gidiyor. Ben de geleceği düşünerek sol kulağımdaki cihazı takıyorum bu sayede duyma hücrelerinin canlı tutulmuş olduğunu düşünüyorum. Gelecekte bizim hayal edemediğimiz teknolojide işitme cihazı çıkabilir. Örneğin ameliyatsız koklear implant cihazı gibi. Son olarak da yapılan testlerde sesler yüksek seviyede olmadan rahatsız oluyordum ve gözümde titremeler oluyordu. Meders’te  en son ayarda odyoloğum yeni bir uyarım biçimi kullandı – Trifazik uyarım. Bu strateji ile sesleri yüksek algılıyorum ama rahatsız olmuyorum.

Eğer işitme engeliyle doğan bir çocuk akademik ve sosyal olarak çok iyi yerlere gelmek, spor faaliyetleriyle ilgilenmek istiyorsa bunları yapabilmek için azimli olmalı, çok çalışmalı ve normal işiten bireylerden daha fazla desteklenmelidir. Engeli olmayan çocuğun normal gelişimi ile ilgili yapılan destekleyici faaliyetler bizim gibi çocuklarda daha fazla oluyor. İşitme engelli bireyler olarak kendimizi geliştirmek, istediğimiz yerlere gelmek ve toplumsal hayatta yer edinebilmek için bu faaliyetlerden yararlanmak bizimde hakkımız.

Umarım sizinle paylaştığım hayat hikâyem bu yazıyı okuyan işitme engelli bireyler ve aileleri umut ışığı olur.

Hoşçakalın.

Hamza

 

Mesajınız için teşekkürler. En kısa sürede cevap vereceğiz.

Bize mesaj gönderin

Alan zorunludur

John Doe

Alan zorunludur

name@mail.com

Alan zorunludur

What do you think?

Mesaj gönder

Yorum işleniyor

Üzgünüz. Bir hata oluştu. Lütfen tekrar deneyin.

Geri bildiriminiz için teşekkürler. Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır.

Yorum bırak